ISPARTA İLİMİZ
ISPARTA İLİMİZİN YENIŞARBADEMLI İLÇESİ
ANA SAYFA ISPARTA YENISARBADEMLI
Isparta’ya 110 km uzaklıkta olan Yenişarbademli, Beyşehir Gölü’nün batısında Toros Dağları’nın kuzey uzantısı olan Anamas Dağları ile bütünleşir. İlçenin denizden yüksekliği 1150 m, yüzölçümü 184 km²dir.
Yenişarbademli’nin zengin coğrafyasında foto safari, trekking, jeep safari, mağaracılık, kuş gözlemciliği, dağcılık, yayla, kamp-karavan ve av turizmi yapılabilmektedir.
Yenişarbademli’de, her yıl Temmuz ayında Geleneksel Pınargözü Kültür Şenlikleri ile ilçenin Melikler Yaylası’nda her yıl Mayıs ayının 2. haftasında Dağcılık Şenliği yapılmaktadır.
Yenişarbademli İlçesi’nde Melikler, Ağıllıca ve Malanda Yaylaları, Beyşehir Gölü ve Ağıllıca Mevkii’nde şu an faal durumdaki su değirmeni oldukça ilgi çekicidir.
Tarihte Yenişarbademli
Yenişarbademli İlçesi topraklarının içinde olduğu bölge Hitit, Frig, Lidya, Pers, Seleukoslar, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyeti içinde kalmıştır.
Bölge, 1380 yılında, Osmanlı egemenliğine girmiştir. 1400-1600 yılları arasında Yenişar, Muma (Gölkonak), Şarköy (Şehirköy), Kürtler (Pınarbaşı), Bademli, İsrailler, Kurucuova, Keçilik, Hoyran (Gölyaka), Yenice ve Küre köylerinden oluşmaktaydı. 1650 yılından itibaren ise, bu köylerin bir kısmının çeşitli nedenlerle yok olduğu görülmüştür. Yenişar, bu dönemden sonra Beyşehir Sancağının Yenişehir Nahiyesi adı altında yönetilmeye başlamıştır.
Kasaba, 1810 yılında Konya vilayetine bağlanmış, bu durum 1868 yılına kadar devam etmiştir. Bundan sonra Yenişar adıyla anılagelmiştir. 1875 yılından sonra Hoyran (Gölyaka), Kurucuova köyleri Beyşehir’e bağlılıklarını korurken, Bademli, Muma (Gölkonak), Kürtler (Pınarbaşı) ve Yenice köyleri Şarkikaraağaç’a bağlanmıştır. Bu köyler, Bademli merkez olmak üzere 1950-1954 yılları arasında nahiyelik ile idare edilirken, 1954’te Muma (Gölkonak) hariç, diğerleri birleştirilerek, Yenişarbademli Belediyesi kurulmuştur. Yenişarbademli 1991 yılında Şarkikaraağaç İlçesi’nden ayrılarak, Isparta İline bağlı bir ilçe olmuştur.
Dedegöl Dağı
Dedegöl Dağı, 2998 m yüksekliği ile Orta Toroslar’ın en yüksek tepesi olup, yılın on bir ayı kar bulunur. Bu dağda bulunan Karagöl görülmeye değerdir. Dağ yürüyüşü, kamp, tırmanma için uygun yer ve imkanlar sunar. Pınargözü Mağarası’nın üstünde bulunan Melikler Yaylası’na Türkiye’nin birçok yerinden gelen binlerce dağcı öbek öbek çadırlarını kurarak her yıl Dağcılık Şenliği’nde bir araya gelmektedir. Üç gün süren Dağcılık Şenliği’nde, Dedegöl Dağı’na zirve yapılmaktadır. Melikler Yaylası ve Dedegöl Dağı’nın çevresi, endemik bitki yönünden oldukça zengindir. Dedegöl Dağı zirvesindeki Karagöl ve sadece Dedegöl Dağı eteklerinde yetişen Dedegül Çiçeği dağcıların ilgi odağıdır.
Kubad-ı Abad Sarayı
Sultan Alaaddin Keykubat’ın Kayseri’den Antalya’ya giderken Beyşehir Gölü çevresinin güzelliğinden etkilenerek, buraya bir saray yapılmasını emretmesi üzerine, 1236 yılında yaptırılmıştır. Alaaddin Keykubat, sarayı yaptırırken çevresine de bir şehir kurulmasını emretmiştir. Kubad-ı Abad Sarayı’nın tamamlandığı yıl Alaaddin Keykubat ölmüş ve bu sarayda oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev oturmuştur.
Değişik amaçlı birimlerden meydana gelen sarayda, büyük ve küçük saray dışında, 16’ya yakın yapı kalıntısı, birbirlerinden çitlerle ayrılmış av hayvanları için bir park bulunmaktadır. Büyük sarayın altında göl kıyısında iki de küçük tersane yapılmıştır. Bütün bu yapı kompleksi bir surla çevrilmiştir.
Büyük saray 50 x 35 m ölçüsünde olup, önünde Beyşehir Gölü’ne doğru uzanan geniş bir terası bulunur. Sarayın güney ve doğusu odalarla çevrilmiş, oldukça düzgün taş döşeli büyük bir avlusu vardır. Buradan büyük salon ve tuğla döşemeli yüksek taht eyvanı ile harem ve misafirlere özgü odaların bulunduğu asıl saray bölümüne geçilir. Sarayın planı simetrik bir düzen göstermemektedir. Burada yapılan kazılarda sarayın son derece zengin çini süslemelerle kaplı olduğunu gösteren buluntularla karşılaşılmıştır.Çinilerde ayakta veya oturur vaziyette insan figürleri, çeşitli kuşlar, çift başlı kartal, hayvan ve sembolik figürler bulunmuştur. Kazılarda ele geçen çiniler ve ştükolar, Konya Çini Eserleri Müzesi’nde sergilenmektedir.
13. yüzyılın ünlü tarihçilerinden İbn Bibi Kubad-ı Abad Sarayı hakkında, “duvarlarının güzelliği kıskançlıktan gökkuşağının rengini solduran, firuze ve lacivert renklerdeki döşemeleri… büyük sarayın duvarlarını süsleyen göz kamaştırıcı firuze (turkuvaz), lacivert çiniler onun tanımına çok uygundur." demiştir.
Kubad-ı Abad Sarayı’nın 3 km kuzeydoğusunda bulunan Kız Kalesi Adası, Türkiye'nin Manyas’tan sonra önemli kuş cennetlerinden biri konumundadır. Kubad-ı Abad Sarayı’nın haremliği ve tersaneliği olan 5 dekarlık bu tarihi ada, 10’un üzerinde kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır.
Pınargözü Mağarası
Yenişarbademli İlçesi’ne 8 km uzaklıkta, Çaydere ormanlarının içinde, içinden çok güçlü su akan bir mağaradır. Ayrıca, mağaranın içerisinde birçok sifon ve büyük çağlayan vardır. Bu mağaranın, 1995 yılına kadar yapılan uzun süreli araştırmalarla 16 km.lik bölümü ölçülmüş, ancak sonuna kadar henüz ulaşılamamıştır. Belirlenen son nokta girişten +660 m yukarıdadır. Mağaranın içinde değişik büyüklükte gölcükler, şelaleler, damlataş havuzları ve her türden damlataş birikimleri geniş yer kaplamaktadır. Pınargözü Mağarası, uzunluğu itibariyle Türkiye’nin en büyük mağarasıdır. Turizm açısından Avrupa’nın en uzun mağarası olarak da kabul edilmektedir.Mağara, çevresinde tespit edilen 213 çeşit barındıran bitki örtüsüyle de dikkat çekicidir.