KARS İLİMİZ
KARS İLİMİZİN ARPAÇAY İLÇESİ
ANA SAYFA KARS ARPACAY
Arpaçay ile Kars’ın müşterek bir tarihi vardır. Kars’ın bilinen en eski sakinleri Orta Asya’dan gelme Hurrilerdir.
Kars MS V. yy’da Arsaklılar’ın elinde kaldıktan sonra uzun bir süre Sasani, Bizans ve İslam medeniyetleri arasında el değiştirmiştir. 1064 yılında Alpaslan’ın Anı ve Kars’ı zaptetmesi ile bu bölgenin çehresi birden değişmiştir. Kars’taki ilk Türk sanat eserleri bu zamanda yapılmaya başlamış ve Kars, Türk Beyliklerinin elinde çok değişmiştir. Batı Anadolu Osmanlı Devleti güç kazanırken Kars sırasıyla Celayiroğulları, Timuroğulları, Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi Türk Beyliklerinin eline geçmiştir.
Her ne kadar Yavuz Sultan Selim; Tebriz dönüşünde Kars’ı ve Arpaçay’ı ülkesine katmışsa da kesin olarak 1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Kars, Osmanlı İmparatorluğu’na katılabilmiştir. 1534’den 1877 yılına dek Kars ve kazaları Osmanlılar’ın elinde kalmıştır. Bundan sonra Kars, 17-18. yy'da İranlılar tarafından işgal edilmişse de varılan anlaşma ile İranlılar bölgeden çekilmişlerdir. İran saldırılarından kısa bir müddet sonra Rus saldırıları baş göstermiş ve Ruslar ilk denemeyi 1807 yılında Tiflis üzerinden yapmıştır. Fakat bu saldırı Türkler tarafından başarısızlığa uğratılmış, Ruslar bu yenilginin acısını 1828 yılında Kars’ı almakla çıkarmıştır. Fakat Ruslar Kars'ta bir yıl kalabilmiş ve 1855 yılında yeniden Kars ve İlçelerine hücum eden Rus orduları bozguna uğratılarak şehre, başarısından dolayı "Gazi" unvanı verilmiştir. Bu zaferden kısa bir süre sonra şehirde beliren açlık, hastalık ve soğuk yüzünden Kars ve İlçelerini halk Ruslara bırakmak zorunda kalmış ise de 1856 yılında Paris Anlaşması ile şehir geri alınmıştır. 1877 yılında Ruslar yeniden hücum etse de bu hücumları Gazi Ahmet Muhtar Paşa kısa bir süre durdurmuş ancak; cephane ve asker yardımı gelmeyince Ruslar şehre girmiştir. Kars ve İlçeleri 1878'ten 1918’e kadar Rusların elinde kalmış, bu kırk yıl içinde halkı göç ettirmeye çalışan Ruslar; gidenlerin yerine Rus, Ermeni ve Yahudileri getirerek yerleştirmiştir. Bu kırk yıllık esaret devresi bitince kısa bir süre şehir elimize geçtiyse de 1. Dünya Harbi’nin sonunda imzalanan Mondoros Mütarekesi ile Kars kendi kaderi ile baş başa bırakılmıştır. Bu durum İstiklal Savaşı’nın başlamasına dek sürmüş ve Kazım Karabekir Paşa kumandasındaki ordu 30 Ekim 1920’de bir daha ayrılmamak üzere Kars’ı ve İlçelerini Türkiye’ye kazandırmıştır.
COĞRAFİ YAPI
İlçemiz, Zarşat sınırından geçen Arpaçayı nehrine izafeten Arpaçay adını almıştır.
Arpaçay İlçesinin; Doğusunda Ermenistan toprakları ve Akyaka İlçesi, Güneyinde Kars İli bulunmakta olup, Kuzeyinde Çıldır İlçesi ve Batısında da Susuz İlçesi toprakları vardır. Ermenistan ile sınır hattımız ise 10 Km’ dir. İlçenin alanı 605 m² olup, yüksekliği ortalama 1675 metredir. İklimi karasal karakter gösterirken; yazın ortalama sıcaklık 19.7 derece, kışın ise ortalama -4.3 derecedir. Kar yağışında ortalama kar kalınlığı ilçe merkezinde 42 cm olmakta, yağmur ise m²'ye 30-40 kg arası düşmektedir.
Arazi az dalgalı olup, küçük çaplı tepeler vardır. İlçe hudutlarından geçen Kars Çayı ve bir kısmı İlçe sınırlarımızda kalan Çıldır Gölü’nden akan Telek Suyu ilçemizde bulunur.
7 Köy hariç bütün köylerimizin yaylası vardır ve yaylalar; Kısır Dağı, Gökdağ eteklerinde ve Mişko adı verilen bölgelerdedir. 3 köyümüzün yaylası ilçemiz hudutları dahilinde olmayıp, birisi Susuz İlçesi ikisi de Kars Merkez İlçe hudutları dahilindedir.